Borusundaki demirlere asılıydı bir tarafı mutlak yanık çorabımız. Bazen de evin zili çaldığında misafire ayıp olmasın diye topladığımız çamaşırlarımız..!
Sabah, maşa üzerinde ekmek,üzerine sana yağı (bulursak tereyağı),...öğle vakti odun ateşinde kuru.akşam közde kestane.....
Bir de elektrikler kesildi mi değmen benim keyfime,tavanda alev gölgesinden tablo.hani tutuştururken seni, burnumda hala o çıra kokusu.....kulaklarımda hala demlikten üzerine düşen suyun çıkardığı ses......
Onca kışlık hatıra. mutluluk tüten baca........kesilen sular ve de üzerinde erittiğimiz kar......ve bir kare daha; annemin taşan yemek telaşı kazağının kollarını alelacele kıvırıp tencereyi üzerinden alışı.......bak, hatırlattın yine annemi, bir de; aklım kesince cehennemi.......
Körfezliydin sen, gazeteleri yırtıp biriktirmemize sebeptin.Odanın kapısını açık unuttuğumuzda kapatmak için acele edişimizdin. Baca temizlerken alnımıza çaldığın karaydın.
Emekleyen bebeklerin cısss diye gösterdiği,sabah, yüzümüze savrulan küldün.
Arkana dizdiğimiz minderlerde yaptığımız şekerlemeydin. Her bahar gelişinde borularını temizlerken çıkarttığımız gürültüydün.
Ve altındaki mermerde unutulan MALAZLAR ya da KAV marka vasati 40 çöpünden eksilmiş kibrittin.Kömürlükteki odun kokusuydun.
Sana verecek kömürümüz olmadığında gocuğumuza sarıldığımız garibanlığımızdın.Tavandaki ve de tül perdedeki is tin..
Aileden biriydin sen soba...şimdi bodrumdaki ardiyedesin,kimse umursamasa da seni, gurbetteki adamın aklındasın....
2 yorum:
Yazınızı okuyunca anılar canlandı
gözümde nede güzel anlatmışsınız
bazen bende düşlerim sobanın tavanda ki gölgesinin dansını
şimdi ise nerde o eski günler diyerek yaşıyoruz hep yüreğinize sağlık arkadaşım sevgiyle kalın
Teşekür ederim.Size sağlıklı,muhabbet dolu günler dilerim...
Yorum Gönder