9 Aralık 2009 Çarşamba

"Yazı" İnsan oğlu nasıl yazmaya başladı?

İnsanoğlu önce ateşi tanıdı... Ardından, vahşi ortamda varlığını sürdürmek ve avlanmak için bronz ve demiri işledi.

Tekerlekle birlikte müthiş bir hareketlilik kazandı.

Suyu kontrol altına alarak gelişmiş devlet yapıları oluşturdu.

Ancak, ekonomik nedenlerin zorlamasıyla keşfedilen yazı ve alfabe, sadece insanoğlunun değil tüm uygarlık tarihinin de gelişimini etkiledi...





Yazı ekonomik zorunluluklar nedeniyle keşfedildi.

Sevgi, kuşkusuz zamana ve mekâna bağlı olmayan, insani bir duygu…

İlk insanlar da bugün olduğu gibi mutlaka torunlarını seviyorlardı. Büyük bir olasılıkla, yaşadıkları olayları, deneyimleri onlara miras bırakmak istiyorlardı.

Ancak, bazı bilim adamlarının iddia ettikleri gibi yazıyı bu tatlı anılar merakı için değil, ekonomik zorunluluklar nedeniyle keşfettiler.

M.Ö. 40. yüzyıla kadar, insanlar küçük topluluklar halinde, avcılık ve toplayıcılık yaparak yaşıyorlardı ve bu faaliyetlerden elde ettikleri ürünlerin hesabını da ya parmakla, ya da küçük taş parçacıklarıyla yapıyorlardı.

Bu "konuşan topluluklar" için, bir düşünceyi ya da bir sözcüğü "bir köşeye kaydetme" diye bir ihtiyaç söz konusu değildi. Sadece, tarımdan fazla ürün elde etmeyi başaran, ilk yerleşim birimlerini kuran, zanaatları geliştiren, kamu yönetimi ve ticaret konusunda büyük adımlar atan toplumlarda hesap yapma ve not alma gereksinmesi kendisini hissettirmeye başlamıştı.




İlk yazı Çin de mi Hindistan bulundu?



Ayrıca, bazı bilim adamları ilkyazının Mezopotamya’da değil, yine su kontrollü devlet yapısı gösteren Çin’de ortaya çıktığını iddia ediyorlar.


Efsaneye göre, yazıyı M.Ö. 4000'li yıllarda bulan kişi, mitolojide adı geçen "Güneş İmparatorunun saray memurlarından Cang... Bir çeşit piktogram olan bu yazıyı bulurken, Cang'ın kuşların gökyüzündeki hareketlerinden ve bazı sürüngenlerin davranışlarından esinlendiği ileri sürülüyor.


Bir başka iddia da, ilkyazının bugünkü Hindistan ve Pakistan sınırına yakın bir yerde ortaya çıktığı yolunda...


M.Ö. 4000 yıllarına ait olduğu tahmin edilen bu yazının taşlara çizilmiş bir örneği de bulunuyor. 400'e yakın işaretten oluşan bu piktogram yazısı da bugüne kadar çözümlenmiş değil...






Örneğin, M.Ö. 2000'li yılların sonunda, Mezopotamya toplulukları çivi yazısının karakter sayısını 400'e kadar düşürmüşlerdi ama, henüz alfabeyi bulamamışlardı. Yazı tarihinin bu büyük devrimini, M.Ö. 2000 yılının ortalarına doğru, komşuları Fenikeliler gerçekleştirdi.

Bugün ister Arap, ister Latin, ister Vietnam, ister Slav, ister Grek, ister Yahudi alfabesi olsun, bütün alfabeler bir tek alfabeden, Fenikeliler'in M.Ö. 2000 yılının ortalarında buldukları alfabeden türedi.





Alfabenin mucidi kim?


Bugünkü Suriye'de yaşamış olan Ugarit halkının geliştirdiği bu çivi alfabesi, 30 karakterden oluşuyordu ve karakterler birbirlerinden özel işaretlerle ayrılıyorlardı.


Bu alfabeyi bir tüccar ve denizci halk olan Fenikeliler daha geliştirdiler ve karakter sayısını 22'ye indirdiler. Manchester Üniversitesi Sami dilleri uzmanı John Healey, alfabeyi bulan insanın bir Newton'la, bir Einstein ile eşdeğerde olduğunu söylüyor. Ne yazık ki, insanlık tarihine bu denli mükemmel bir sistemi hediye eden kişinin adını bugün bile kimse bilmiyor.


Alfabe, yazının demokratikleşmesi ve büyük kitlelere ulaşması yolunda belki tek değil ama ilk ve en belirleyici buluş...









Sümer çivi yazısına Akadların katkısı;

Akadlar, Sümerler’in keşfi olan çivi yazısına çok büyük bir katkıda bulundular. Çivi yazısını fonetik olarak kullanan ilk topluluk Akadlar'dı.
Özel isimleri bilmece yardımıyla yazıyorlardı. Ve işaretler daha soyutlaştıkça, seslerin yazılmasını farklı alanlara kaydırıyorlardı.

Örneğin, "trampet" kelimesi "tigi" olarak okunuyordu. "Tigi"yi yazmak için ise, "ti" ve "gi" biçiminde okunan "ok" ve "kamış" işaretleriyle yazıyorlardı. Aynı şekilde "hayat", "ti" biçiminde okunuyordu. Onu da aynı şekilde okunan "ok" işaretiyle yazıyorlardı.




4 Aralık 2009 Cuma

Hayat..!

Hep öteye göç var;ne dedem,ne nenem kaldı...
Bilmem benim burada kaç gün,kaç senem kaldı?

M.Necati BURSALI