Focus dergsi 1995 yılında yayınladığı bu yazıda çiçek aşısının ilk olarak İngiliz tıp doktoru Edward Jenner tarafından bulunduğunu yazmaktadır.
Oysa ki ilk çiçek aşısını Osmanlılar bulmuştur ve ilk uygulama da Edirne'de başlatılmıştır.
Edward Jenner bu uygulamasını İngiltere'de 1775 yılında yapmıştır ancak tarihi kaynakları incelediğimizde bu tarihin öncesinde,1717 yılında yani bundan 58 yıl önce çiçek hastalığına karşı aşılma Osmanlı'da mevcuttu.
Bu aşının İngiltere'ye nasıl ulaştığını ise Lady Montagu'nun The Turkish Embassy Letter's adıyla yayınlanan mektuplarının yer aldığı kitaptan öğreniyoruz.Mary Wortley Montagu (Lady Montagu) 'nun eşi Edward Wortley Montagu, 1716'da İngiltere elçisi olarak İstanbul'da göreve başladı.
Lady Montagu Osmanlı topraklarında geçirdiği iki yılı ülkesindeki arkadaşlarına yazdığı mektuplarda anlattı.Lady Montagu, çiçek hastalığı geçirmiş ve yüzünde hastalığın izleri kalmıştı. O dönemlerde İngiltere'de bu aşı bilinmiyordu. İngiliz elçisinin eşi, çiçek aşısının Osmanlı topraklarında yaygın bir şekilde kullanıldığını hayretle gördü. Hafif çiçek çıkaranlardan alınan cerahat çiçek çıkarmayanların derisine çizilerek sürülüyordu.
Lady Montagu, Osmanlı topraklarında bu aşının nasıl yapıldığını görünce, oğlunu da aşılattı. Bu tatbikatı arkadaşına mektubunda anlatınca, çiçek aşısı Avrupa'da öğrenildi.
Lady Montagu mektuplarında aşıdan şöyle bahseder;
...Bizde pek çok yaygın ve zalimane olan çiçek hastalığını burada keşfettikleri bir aşı ile önlüyorlar. Birçok kocakarının sanatları sırf bu ameliyatı yapmak. Aşılanma için en uygun zaman sıcakların sonu, sonbaharın başlangıcı. O zaman aile reisleri ailelerinde çiçek hastalığına tutulmuş kimse olup olmadığını öğreniyorlar ve birkaç aile toplanıyorlar.
Sayıları on beş on altıyı bulan aile toplulukları bu aşıcı kocakarılardan birini çağırıyorlar ve ceviz kabuğu içine doldurulmuş çiçek hastalığı aşısını hangi damardan açılmasını isterlerse, o damarı büyük bir iğne ile açtıktan ve iğnenin ucu kadar aşıyı buraya koyduktan sonra yarayı bağlıyor ve üzerine bir ceviz kabuğu yapıştırıyorlar.
Bütün bu ameliye sırasında en küçük bir acı hissedilmiyor. Aynı şeyi dört beş damara daha yapıyorlar... Aşı için vücudun kapalı yerleri tercih ediliyor. Aşılanan çocuklar sekiz gün oynuyorlar, bir şey olmuyor.
Daha sonra bir sıtmaya tutuluyorlar ki iki gün, üç gün yatakta yatıyorlar. Yüzlerinde yirmi otuz sivilce çıkıyor. Fakat sekiz gün içinde hiç hastalığa tutulmamış gibi oluyorlar. Açılan yaralar hastalıkları boyunca akıp çiçeğin zehrini atıyor, başka taraflara yayılmasına mani oluyor. Her sene aynı ameliye binlerce çocuğa yapılıyor...
Aşıdan kimse ölmüyor. Aşının faydasına inandığım için sevgili yavruma da yaptırmaya karar verdim. Vatanımı çok sevdiğim için aşının oraya da girmesini isterim...
(Lady Montagu, Türkiye Mektupları, 1717-1718, çev. Aysel Kurutluoğlu, s. 66-67.)
(Lady Montagu, Türkiye Mektupları, 1717-1718, çev. Aysel Kurutluoğlu, s. 66-67.)
Ayrıca Londra'ya döndükten sonra da bizzat kendisi Çiçek aşısını İngilizlere tanıttı. Osmanlı uygarlığını övdü.
Aşının işlevini ve ilk aşılama yöntemini keşfedenler Çinlilerdir.
Günümüzden 2000 yıl önce çiçek hastalığına karşı, hasta kişinin vücudundaki yaraların kabuklarını toz haline getirip burunlarına çekiyorlardı. Bu yöntemle mikrop alma oldukça tehlikeliydi. Çünkü, hastalığın birdenbire gelişmesine, hatta ölümle sonuçlanmasına yol açabiliyordu.
Buna rağmen "çiçeklenme " adı verilen bu önlem, 18. yüzyıl Avrupasında yaygın olarak kullanılıyordu.Bu çağda, bir köy hekimi olan Edward Jenner, İngiltere'de çiftliklerde çalışan bazı genç işçilerin sanki aşılanmış gibi çiçeğe karşı bağışık olduklarını gördü.
Bunların hepsinin, süt ineklerinden geçen ve çok hafif bir hastalık olan "inek çiçeği" virüsünü eldeki sıyrıklar gibi yollarla aldıklarını saptadı. İnek çiçeği ile çiçek arasındaki yakınlığı bulan Jenner, inek çiçeğine tutulanın çiçeğe yakalanmayacağını düşündü.
1796'da bir çiftlik hizmetçisinin yaralarından aldığı virüs aşısını James Philipps'e verdi. Üç ay sonra da genç çocuğa çiçek virüsü bulaştırmaya çalıştı. Sonuç olumsuzdu. İnek çiçeği aşısı çiçek hastalığına tutulmayı önlüyordu.
İşte aşı böyle doğdu.Bulaşıcı virüs hastalıklarına karşı bağışıklama yöntemlerini ise Louis Pasteur geliştirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder