27 Nisan 2010 Salı

Nöroloji Testi..!







Bu GERÇEK bir nöroloji testidir.

Rahatça oturun va sakinleşin, aşağıdaki üç işlemi bir dakikadan kısa sürede yapmalısınız.

Sadece bakarak bulmalısınız, Mouse İmlecini kullanmamalısınız, kolay gelsin.

1 - Aşağıda C'yi bulun. İmleç yardımı almayın.

OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOCOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO
OOOOOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOOOOOO OOOOOOOOOOOO

2- Eğer C'yi bulduysanız, şimdi de 6'yı bulun

9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999699999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999
9999999999999999999 9999999999999999 9999999999999999 99999

3 - Son olarak N'yi bulun, biraz daha zor gibi…

MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMNMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM
MMMMMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMMMMMMMMM MMMMMMMMM

Bu bir şaka değildir. Üç testi de geçebildiyseniz, Nöroloğunuza yıllık ziyaretinizi iptal edebilirsiniz.

Beyniniz muhteşem çalışıyor ve Alzehimer hastalığından uzaktasınız. Tebrikler!





Öğr. Gör. Dr. Erhan Şengel
Uludağ Üniversitesi
Eğitim Fakültesi
BÖTE Bölüm

12 Nisan 2010 Pazartesi

Simitçi..!





Ankaralı Simitçi

Son bir yıldır öğle yemeklerini dışarıda yemek durumunda kaldığımızdan işyerinden iki ağabeyimle Tunalı civarlarında yemeğimizi yiyor ve öğleden sonrası için de Tunalı Pasajı karsısındaki köseden simit alıyoruz.

Yaklaşık on-on beş gündür tezgâhın başka birisi tarafından işletildiğini fark etmiştim. Dün bu sefer simidi ben alacağım diyerek, tezgâha gittiğimde simitçi ortalıkta görünmüyordu.

Ben de her tezgâhın basında simitçi olmadığında, Türklerin yaptığı refleks ile tezgâhın camini açacak ve parayı koyarak iki tane simit alacaktım.

Öyle de yaptım tezgâhın sürgülü camini açtım 1 YTL' yi rafa koydum ve tam simitleri alacaktım ki, orada üstüne el yazısıyla bir şeyler yazılmış, müsvedde kağıtları gördüm.

Beni iyi tanıyanlar ne kadar meraklı olduğumu bilirler; "Yahu bu da nedir, ne yazmış bu adam acaba, bir bakayım," dedim:

8.10 – 2

8.15 – 1

8.21 – 1

8.22 – 2

Anlayacağınız bu listede öğleye kadar hangi dakikada kaç simit satıldığı yazıyordu.

Sonra bu listenin altına 13.55 – 2 yazıp, üstüne bir de yıldız koydum ve simitleri aldım.

Veritabanı tutmaya bayılırım. "Allah’ım adamdaki bilince bak, veritabanı tutuyor!" dedim. Ama emin değildim. Belki de belediye böyle bir şeyler istemiştir falan... dedim.

Neyse uzatmayayım, bugün yine ayni simitçiye uğradım, bu sefer oradaydı. Nasılsın, iyi misin, hoşbeşinden sonra" 13:55 simitlerini toplama ekledin mi?" diye sorunca:

"Abi sen miydin o?" diye gülümsemeye başladı.

"Neden böyle bir liste tutuyorsun?" diye sordum,"Belediye mi istiyor?"

"Yok abi, ben 15 gün önce aldım bu tezgahın isletmesini, henüz
yabancısıyım müşterinin dedi.

Bunları dakika dakika yazıyorum, hangi saatlerde müşteri yığılıyorsa, ona göre sıcak simit getireceğim, o gün sabahın simidi aksama kaldı, utandım müşteriden" deyince ellerine sarılıp öpmek geldi içimden.

Yaa işte böyle...

İster CRM (Customer Related Management) deyin, ister PR (Public Relation), isterseniz de Market Research...

Ben simitçinin yaptığını çıkardım?... Yoo, o kadar uzun boylu değil her şeyi de yazacak değilim ya!... "Herkesin Mesajı Kendine..."

Artik her simit aldığımda aklıma VERİTABANCI SİMİTÇİ gelecek. Zekâ, işine saygı, kâr arttırma bilinci...

Hepsinin sonucunda yaratılan gerçek katma değer ve farklılaşarak rakiplerinden ayrılma...

Bunları öğretmek için yıllarca insanları yüksek ücretli okullarda okutuyorlar.

Sonuç: “veritabancı” simitçinin" yanından bile geçemeyecek olanlar, bakin her yerde yüksek maaşlar alıp, endam gösteriyorlar.


İyi günler... Sağlıklı kalın...

6 Nisan 2010 Salı

Türk Tarihinin Özeti..!




-Oğuzhan’dan başlayan Türk tarihi gözlerimin önündeydi;

”Tanrının kırbacı”dedikleri Atilla ünlü kılıcını çekmiş, Avrupayı titretiyordu.

Alpaslan’ın Diyojen’i perişan edişini görür gibiydi.

Atını denize süren cengâver Fatih'in topları Bizans’ın surlarını dövüyordu.

Bir insanın pasaportla gezemeyeceği ülkeleri kısacık saltanatında ülkesine katan Yavuz, Sina Çölünü geçiyordu.

Her bahar “Bize mi sefer yapacak?”korkusuyla Batılıların rüyalarına giren Kanuni Mohaç’ı geçmiş, atını mahmuzluyordu.

Ele avuca sığmayan akıncıların ufuklardan ufuklara yankılanan naraları duyuluyordu.

İşte bu sonsuz enerji, muhteşem tarih, çuvalların içinde titreyen sıska vücutlara dönmüştü!

Çanakkale’de direnişi ölümden önceki son savleti olabilirdi! Bu morarmış ellerin, yüzlerin, bir torba kemik haline gelmiş vücutların kaderi toprak olmaktı.

Kulübenin kapısı açıldı, bastonuna dayanarak bir kocakarı dışarı çıktı ve bağırmaya başladı:

”Gazanfer! Mücahit! Muzaffer!” Çocuklar kulübeye doğru koşarken Mösyö Valentin’in yüzü ciddileşti, bakışları değişti, arkalarından bakarak mırıldanmaya başladı:

”Gazanfer! Mücahit! Muzaffer haaa! En karanlık gününde çocuklarına bu isimleri veren millet, bir yerde toprağa gömülse bile başka yerden fışkırır!” (…)


Ey Boğazın hülyalı suları! Şimdi hürriyetin neşesiyle yeşil tepelerin eteklerine köpüklü dalgacıklarınızla danteller işliyorsunuz.

Sizleri çiğnemeye gelen o çelik devlere karşı kükreyemez miydiniz? Bir millet, bir ümmet, bir medeniyet kaderini sizlere emanet etmişti.

Yüzyıllardan beri canları pahasına sizleri koruyana sadakatinizi esirgememeniz için Cideli Mehmet Çavuş’un, Lâpsekili Ali’nin, Kilitbahirli Yüzbaşı Hasan’ın, Libyalı Üsteğmen Mevsuf’un kurban olmaları mı lazımdı?

Siz ey Kanlısırt, Kocaçimen, Kabatepe, Alçıtepe! Baharın şu günlerinde üzerinize bir gelinlik gibi düşen güneşin pırıltıları altında bahtiyar uyuyorsunuz.

Pütürgeli Bilal, Yozgatlı Kınalı Murat, Ezineli Yahya Çavuş, Konyalı Mıstık ve 253 bin vatan evladı kemiklerini size siper etmeseydiler; haliniz nice olurdu?!

Bedelinizin ağırlığını göstermek için mi alev saçan namlulara karşı lavlarınızı püskürtmediniz?!

Ve siz ey hayatlarının baharında şahadet mertebesine erenler! Âlemlerin Rabbi sizler için “Diridirler!” derken destanınızı fanilerin yazamayacağına da işaret ediyor.

Biz yazamasak da, kanlarınızla yoğurduğunuz tepelerde rüzgâr ebediyete kadar cenginizi terennüm edecek, mahzun vadilerde sütün sütün Fatiha’larla yükselen mezar taşlarınızı gökler selamlayacak!

"alıntı"